HAKKIMA DOKUN(MA)

Aklımda deli sorular varken bu beyin neden rahat etsin ki? Ha bire onu 7/24 yorup duruyorum. Cevaplar çok seçenekli biliyorum. Olsun. Ben yine de soracağım ve kendimce cevapları bulunca ortaya çıkacağım.

Kısa bir süre önce yarıyıl tatili için bir otele gittim. Otel ve civarındaki İnsanları inceledim. Hoşlandığım ve hoşlanmadığım o kadar çok şey oldu ki. O günden beridir de kendimi insan detoksuna aldım. Eve kapandım. Minimum insanla sohbet ettim. Problemlerin hiçbir zaman tek taraflı olmadığını bilen biri olarak, bu dönemde kendimi ve etrafımı sorguladım. Hatta kendimi her zamankinden  daha çok deştim. Bu zaman diliminde kafamda deli sorular ve yorumlar cevaplar oluştu. Bazılarını sizinle paylaşmak istedim.

1- Uçak bilet kuyruğunda herkes sırasını beklerken birinin arkadan öne geçme ihtiyacı oldu. Olabilir. Peki öndekilere bir açıklama yapmama hakkını nereden buluyorsunuz? Size doğal olarak hakkının gittiğini düşünen kişi “Sıra var!” uyarısında bulunduğunda, ona diklenme hakkını nereden buluyorsunuz? Size aynısı yapıldığında soracağınızı, sinirleneceğinizi düşünemiyor musunuz?

2- Ya da ben geçerim kimse de bana bir şey diyemez düşünce ve davranış tavrını nasıl içinize sindiriyorsunuz? Sırasını vermek istemeyene de lütfedip “ Buyrun tamam siz geçin aman” gibi sözlerle zaten o kişiye ait olan sırayı yine ona bahşetme şımarıklığını nasıl rahatça yapabiliyorsunuz?

3- Otelde çocuklar lobide oynarken bazı anneler neden onların ne yaptıklarını kontrol etmeyip başıboş bırakırlar? Lobide arkadaşlarıyla sohbet etmek isteyenlerin hakkı yok mu? Çocuk sohbetçilerin etrafında koşturur, kulaklarının dibinde bağırır çünkü o miniklerin ses kontrolü yoktur daha. Misafir ” Başka yere git oyna” dediğinde de çocuğun büyüğüne saygısızca “Ben istediğim şeyi istediğim yerde yaparım “tavrına kaç puan verelim? Ya da o yok olan anne bir anda ortaya çıkar ve size kızar. Eee! O kadar şirinse çocuğunun her şeyi, senin yanında oynasın, senin yanında bağırsın o zaman.

4- Otel koridorunda çılgınca bağırıp kendini yere atan ve filmlerdeki gibi elini kolunu halıda çırpan iki yaşında bir kız düşünün. Burası kayak oteli. İnsanlar saat 18.00 -19.00 arası yemek öncesi otel odasında genelde dinlenirler. Yanında ablası olduğunu düşündüğüm beş yaşında başka bir çocuk var. Yanlarında yetişkin biri yok. Elele koridorda dolaşıyor ve bir anda yukarıda bahsettiğim sahne oluşuyor. İki yaşındaki etinden et koparılıyormuşçasına bağırıyor, o beş yaşındaki çocuk korkmuş ve gözleri yaşlarla dolmuş. Ne yapacağını bilmiyor. Odalardan insanlar korkuyla çıkıyor ve bu sahneyi görüyor. Anne en uç odadan sallana sallana geliyor, kızının huyunu, sesinden ne durumda olduğunu daha odadayken anlamıştır her anne gibi. Heyyy! O kızın annesi ama biz bunu bilmiyoruz ve odamızdan korkarak çıktık. Haberin var mı? Uykumuzdan tehlike var diye uyandık. Sonra öğrendik ki çocuk video izlemek istiyormuş da ondan bağırıyormuş.

5- Hadi geldin yavaşça peki neden o çocuğu kucaklayıp odaya çekip orada terbiyeni vermeye kalkmıyorsun? İnsanların dinlenme hakkına saygı nerede kaldı? Peki, istediğini rica etmek yerine kontrolsüzce bağırarak talep eden çocuğuna istediği videoyu seyrettireceğini söyleyerek ne mesaj verdiğinin gerçekten farkında mısın?

6- Saygının temelleri, öfkenin kontrol edilme şeklinin temelleri bu yaşlarda atılıyor. Bunu net gördüm. Haklıyken haksıza düşmemek lazım bu dünyada. Çocuklarıma bu saygı kavramını anlatabildiğimi fark ettim. Kendime sevindim. Sonra çocuklarının her istediğini her türlü şekilde ne pahasına olursa olsun alabileceklerini bilinçli bilinçsiz şekilde öğreten anneleri daha bir fark eder oldum. Onlar öyle bir nesil yaratıp ortaya çıkarıyorlar ki saygıyı bilen kişileri enayi yerine koyduklarını ve onları bozduklarını anladım. Kendileri mutlu olsun yeter. Karşılarındakini ne hale soktuğunu umursamıyorlar bile. Tatminsiz kuralsız her şeye erkenden kavuşan nesile ne yapacağımızı bilemiyorum. Bunun bizi de etkilediğini benden başka gören yok mu? Neden kimse onlara karışamıyor? Onlar bizim alanlarımıza tecavüz ederken bizim susmamız normal mi?

7- Düşünmeden cevap vermek, hakkını korumak mı? En ufak bir eleştiri almadan büyüyenlerin saldırma hakları varsa benim de onların bu rahatlıklarına söylenmek neden ayıp oluyor?

8- Trafikte bir kadın sürücü gördüğünüzde, sizin emniyet şeridinden gidişinize engel olduğunda kızıp da nasıl ağzınızı doldurup “Orospu” diyebiliyorsunuz? Sizin annenize kardeşinize deseler ne yapardınız? Hapishaneler sırf bu laf uğruna işlenmiş suçlarla dolu bilmem farkında mısınız?

9- Çocuğunuzun kafasına okulda arkadaşı sandalye ile vurduğunda köpürürsünüz değil mi? Peki sizinki başka çocuğa vurduğunda ailesini arama zahmetine bile niye katlanmazsınız? Her şey sizin hakkınız galiba. Sizin çocuk yaptıysa vardır bir haklı sebebi değil mi? Öfkesini kontrol edememiş ne yapsın yavrucak? Öfkesini nasıl kontrol etsin ki? Sahi biliyor mu o öfke kontrolünü? Eğer karşıdaki çocuk sizinkine vurduysa kesin yine karşıdaki kabahatlidir değil mi? Karşısındaki çocuk öfkesini kontrol etmeyi bilmelidir. Karşısındakine vurma hakkı yok ama canım. Böyle de olmaz değil mi?

10- Bunlardan hariç, turkuaz taksinin istanbul’da dolaştığını görüyorum. Şimdi onlar sarı taksilere rakip değiller mi? Niçin onlara kızılıp, şoförleri dövülmüyor? Onlar da lüks taksi kavramındalar. Uber arabalar da lüks. Hepsi de mahallelere girdiler. Uber, sarı taksilerin müşterilerini çalıyorsa ve buna izin veremezlerse neden turkuaz taksilerin müşteri almasına izin veriyorlar? Onlar da sonuçta sarı taksilerin potansiyel müşterilerini almıyorlar mı? Rekabet kavramı neye göre değişti burada?

11- Bu taksi mantığından yola çıkarsam o zaman başka restoran, kafe, hamburgerci, pideci, açılmasın bu ülkede. Ne de olsa ilk açılandan sonra açılan bütün işletmeler, ilk açılanın müşterisini çalıyor olmuyor mu? Serbest piyasa? Rekabet? Böyle kavramlar var mıydı yoksa ben mi uyduruyorum?

12- Kapalı bir mekanın kapısından çıkmak üzeresiniz veya asansörden çıkacaksınız mantıklı olan nedir? Dar alandan, geniş alana çıkana yol vermelisin ki sen de o dar mekana girebilesin. Çıkanı engellersen sen de o dar alanda var olabilmek için çırpınır durursun. Bunu bildiğiniz halde neden, gerçekten, neden o daracık kapıdan çıkanı aynı anda siz girmek için sıkıştırırsınız?Çıkanı bekleseniz onbeş saniye ne kaybedersiniz? Ya da pusetle mekana girmek isteyene çıkma önceliği sizin olsa bile kapıyı tutsanızne kaybedersiniz?

Ben daha neler neler bulurum da sizleri delirtmek istemedim. Ben detokstayım ve nadastayım. Bir süre ulaşılamam.

Bu yazı Yaşamın İçinden kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

HAKKIMA DOKUN(MA) için 2 cevap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir