KAYAK HİKAYESİ

 

Kadın küçük çocuğunu alıp dağa kayağa gidecektir. Gitmesine 2 gün vardır ama hazırlıklara çoktan başlamıştır çünkü kadın bavul yapma özürlüdür. Bu yüzden hem kendinin hem çocuğunun bavulunu yapmak ona zor gelmektedir. Galiba bu beceriksizlik gençliğinden kalmaydı ama bu da başka zamanın hikayesiydi. Aile akşam vakti sofrada toplanır. Akşamın konusu kadının kayak yapıp yapmaması ile ilgilidir.

Koca- Yine kayak yapıp belini mahvetme. Zaten böyle riskli işleri neden yaparsın? Sonra belin ağrıyor. Söyleniyorsun.

Kadın- Ya beni korkutma. Hem bir sürü insan yapıyor da ne oluyor? Yavaş yavaş yaparım.

1.kız – Evet anne yaa sonra biz dinliyoruz seni.

Anne – (aslında kocanın eşi olur) Kızım 17 senedir ben seni dinliyorum ya. Biraz da sen dinleyiver n’olacak. Kadın kızmıştır evladına ne de olsa onun için ne fedakarlıklar yapmıştır.

1.kız- Aman anne ya öff!

Anne –Öff ü bırak. İlk defa sensiz gideceğim. Bir garip geldi.

1.kız- Evet bana da geldi ama siz yokken staj yapacağım. Değişik olacak.

2.kız- Annee ablam bizle gelmiyor di mi? Der ve kahkaha atar.

Gitmeye bir gün vardır. Kadın sabah saat onda başlamış, akşamüstü beşte ancak bavulu bitirebilir. Klasik, beli eğilip kalkmaktan ağrımaya başlar. Sancı içinde kalır. Hapını yutar.

Kadın- Şu ilaçlara voltareni de ekleyeyim ne olur olmaz, belim tutabilir. Ben en iyisi bel korsemi de alayım. Düşerim falan lazım olur belki.

Yola çıkılır. Dağa varılır. Odanın hazır olmasını beklerken kızıyla dolaşmak isterler.

Dışarı çıkılır. Hafif kar atıştırmakta. Dağdaki kar oranı biraz daha artmaktadır. Az kar gören için büyük mutluluk, çok kar gören için bıkkınlık hissini veren beyaz masumiyet, bazı yerlerde buz haline gelmişti. Kadın dikkatli yürür. Küçük kızı şapkasını takmasını ister. Kadın montunun şapkasını takar ama kenar lastiklerini şıkması gerekmektedir. Kızın sabrı tükenmiştir ve anne daha işini bitirmeden ilerler. Anne kızı yürüken, işini yapmaya devam eder ama unuttuğu bir şey vardır. Evde halıda değil buzda yürümektedir. Yaptığı işe dikkatini veren annenin ayağı kayar ve küt diye popo üstü yere düşer. Annenin canı acıdığından kızına, başıyla uğraşırken yürüdüğü için, bağırır. Beli de acımıştır. Kadın içinden “Kayak kaymadan da düşülebiliyormuş. Bari kayarımda hak etmiş olurum” der.

Ertesi gün kadın, kızını kayak grubuna teslim eder ama havayı bahane ederek kaymaz. İçi korku ve çelişki doludur. Her konuştuğu kişiye de bu korkusundan bahsetmektedir. Bir tek geçen yıl kaymamıştır. Ondan önceki sene aslında pek bir güzel ve de hızlı kaymıştır. Ama beliyle ilgili kayaktan bağımsız o kadar çok problem yaşamıştır ki o acıyı tekrar yaşamak düşüncesi onu korkutuyordu.

Kayanlara baktığında da içi akıyordu. Ne güzeldi o his.

Kadın- Yapabilirim bence ama bugün değil yarın. Bu kalabalık gitsin boş pistlere bakayım ben.

O gece de geçer.

Kadın internetten pistlere bakar ama dikkatini çok toplayamadığından yine pist konusunda kararsızdır.

Ertesi sabah olmuştur. Giyinirken aslında çok da kaymak istemediğini düşünür. Ya düşersem düşüncesi geçer aklından. Sonra onu kovar.

Kadın- Ama kaymazsam da pişman olabilirim. Gerçekten güzel kayar ve bunu son gün yaptığım için tadı damağımda kalır. Kendime kızarım. Hem arkadaşım gelene kadar pasımı atmış olurum der.

Kadın kızını yine kayak grubuna teslim eder.

Piste bakar ve boştur.

Kahvesini içer. Bir karar vermek ister gibidir. Beyni sanki ikiye bölünmüştür. İçi,

“Hadi kay” ,”Yapma riskli “şeklinde sinyallerle boğuşmaktaydı.

Kadın-Hadi kızım yaparsın, korkunun seni esir almasına izin verme.

Kayak kiralamaya gider.

Oğlan-Abla kaç günlük kiralayacaksın?

Kadın – Bilmiyorum şimdi bir deneyeyim, düşmeden sakatlanmadan dönersem söylerim.

Kadın bunun gibi korkularla piste çıkar. İlk deneme için teleskiden alçak seviyede ayrılır. Kendi stilinde hızlı iner.

Kadın- Aman dikkat edeyim bu kadar hızlı inmeyeyim düşerim. Yavaş yavaş kay kızım sen.

Biraz sonra kadın sola dönmüştür ve sol kayağı ile sağ kayağı birbirine uçtan dolaşır kadın düşer ve yüz üstü sürüklenir. Kayağı atmaz.

Sürüklenirken kadının korkması gerekir değil mi?

Hayır kadın sürüklenirken korkmadı. Aklından sadece şunlar geçiyordu.

“Başka ne olmasını bekliyordum ki? Hiç şaşırmadım. İşte oldu.

Kadının olaydan sonra beli ağrımıyordu ama sol dizi çok acıyordu. Birilerinden kayağını çıkarmak için yardım ister. Orada acıyla bekler. Kalkar. Tekrar o dizle aşağıya iner. Hem de kendi stiliyle. Buna ihtiyacı vardır. Hızlı gidebildiği halde kendini engellediği için küfreder.

Kendini arkadaşlarına teslim ederi.

Sonuç: Kadının beli iyidir ama ön çapraz bağını kopardığı için ameliyat gününü beklemektedir.

Kayağı denediği için pişman değil de korkarak, zihnini, ruhunu hazırlamadan o piste çıktığı için çok çok pişmandır.

Bu yazı Yaşamın İçinden kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir